Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Kasım 2011 Pazar

Şans işte !

Kafamı kaldırdıp yukarı doğru, gökyüzüne baktığımda gözlerim aradıkları yıldızları görememişti.Yıldızları kapatan yoğun bir bulut tabakası vardı geceye yayılan.Ve o bulutlar arasında süzülen dolunaydan başka aydınlatan bir şeyde yoktu etrafta sokağı.Hava ayazdı, soğuk içine işliyordu.Buna rağmen üstüme bir şeyler alıp çıktım balkona.Sandalyeme oturup düşünmeye başladım.Hayatın hep bana haksızlık ettiğinden şikayet eder dururdum.Yine düşünmeye buradan başladım.Hayat bana adil davranmıyordu.Peki neydi bu adaletsizlik.Hiçbir zaman şansım dönmedi benim.En azından bana öyle geldi.Yaşadığımız zamanı bir terazi olarak düşünürsek ben ne hafif geliyordum ne de ağır.Tam ortadaydım yani.Ne çok şanslıydım ne de hiç şansım yoktu.Ama ben hep şansız olduğumu düşünürdüm.Mesela şöyle başlarsak; 2 Haziran 1991'de Adana'da doğdum.Daha doğar doğmaz bir hastalık geçirdim ve sarılık olmuşum.Ailemin anlattığına göre ölümden dönmüşüm.Aylarca hastahanelerde geçirmişim günlerimi.İğneler falan...E sonra iyileşmişim tabi.Sonra büyüyüp okul çağına geldim.Okula gideceğim ama baba mesleği dolayısıyla şehir şehir geziyoruz.Okula başlayacağım şehir ise Diyarbakır.90'lı yıllar ve benim gibi narin bir çocuk ( argo deyimiyle süt çocuğu) mevcutları 90 - 100 kişilik sınıflarda nasıl okuyacak? Bir kelime kürtçe bile bilmezken nasıl olacakta Türkçe bilmeyen bir ortamda arkadaşlık kavramını yerinde öğrenecek.Her neyse sonra ne yapıp ne edip beni bir özel okula yazdırdılar.Ne güzel değil mi? Ama bu güzellikte fazla sürmedi.Dedim ya baba memur.Yine şehir değiştirme vakti geldi.Tam da alışmışım okula, öğretmenime, arkadşlarıma.Bir sonraki durak Bursa.Yıl 1999.Eşyalarımızın ve babamın yola çıktığı tarih 16 Ağustos.Evet o günün gecesinde 17 Ağustos'a girdiğimizde gece 03.00'de deprem olduğu saatlerde babam yolda.Bursa'ya yeni girmişler.Ben ise annem ve daha 6 aylık kardeşimle beraber anneannem ve dedemin yanında Kırıkkale'deyim.O zaman yaşım küçük pek aklım ermiyor ama yine de işlerin ters gittiğinden haberdarım.Allah'a şükür babama bir şey olmuyor.Ama 30 binden fazla insan hayatını kaybediyor o depremde.Yine bir yandan şansızlığım konuşurken diğer yandan şansım dönüyor.Geldik Bursa'ya ve ben başladım okula.Neyse ilkokul fazla şans faktörü gerektirmeden ve ilk aşkımı yaşadıktan sonra bitiyor.Orta okula geliyorum.Yine okul değiştirmek zorunda kalıyorum ama şehir aynı.Sadece lojmana çıkıyoruz, eve yakın bir okul ailemin tercihi oluyor.Neyse Eylül ayı geliyor, okul başlıyor.Sınıfım ilk zamanlarda güzel geliyor.Mahalleden arkadaşlar falan da var güzel yani.Ama işin rengi sonradan koyulaşıyor tabi.Sınıfa giren öğretmen illallah çekip kaçıyor dersten.Lanet okumalar, sıra dayakları cabası...Şimdi dersiniz niye sınıfını değiştirmedin o zaman diye? Düşündüm ama çocukluk işte diğer sınıfa ayak uyduramamaktan korktum.Ve önümü açmak yerine ben önümü kapadım.Belki daha iyi yerlere gelebilecekken ben yerimde saymayı yeğledim.Kendimi körelttim, ortama uydum.Bir şekilde ortaokuldan da mezun oldum.Sınav falan derken tercih amatörlüğü sayesinde bir Anadolu meslek lisesinin elektronik bölümünü kazandım.Gittim mi? Hayır.Neden? Üniversite okumak istiyordum da onun için.Tabi o zamanlar mesleklere böyle ayrıcalıklar tanınmamıştı.Üniversitede onların hiç şansı yoktu.Şimdi çok farklı yani.Pişman oldum haliyle birkaç kez...Neyse bende yine evime yakın olan bir düz liseye kaydımı yaptırdım.Doğruyu söyleyeyim lise iyiydi yani.Eğitimi, öğretimi falan.İlk ciddi aşk acısınıda lisede yaşadım.Bir kız vardı.Güzeldi, gerçi hâla güzel.Önceleri normal muhabbete başladık.Bu arada ben çok çekingendim o zamanlar.Bir kızla bırak yüz yüze konuşmayı selamlaşamazdım bile.Anca internet sayesinde muhabbet ederdim onunla.Bayağı konuştuk.Yaklaşık 1.5 sene kadar.Sonunda açıldım ben ona, dedim durum böyle böyle.O zaman hiç beklemediğim bir cevap aldım.Bende uzun zamandır senden bunu bekledim.Ama şuan bir ilişkim var...Hayda, buyrun işte.Napsak acaba vazgeçsek mi, devam etsek mi ? Ben devam etmeyi seçtim.Biraz zaman geçti o da ayrıldı erkek arkadaşından zaten şehir dışında mıymış neymiş.E ben de bunu duyunca başladım hemen -tabiri caizse- yazamaya.Neyse benden iltifatlar, güzel sözler, aşk nameleri falan.Onun tarafında ise ne bir tersleme var ne de yok istememler var.Durumlar tıkırında yani.Fazla uzatmadan ben de artık adını koyalım bu işin dedim.İşte o zaman ki salaklık anlamadım.Sınavım var bu sene sınav bitsin ondan sonra cevabını alınca havalara uçtum.Nerden bileyim sen yedekte bir dur lazım olursa alırım demek istediğini.Sınavdan sonra bunu hatırlatınca aldığım cevap karşısında beynimden vurulumuşa dönmüştüm.Bana ben sana hiçbir zaman öyle bir şey söylemedim.Aslında ben seni istemiyordum ama üzülme diye oyaladım.Evet üzülmemek için oyalanmıştım.Ve hiç üzülmemiştim!Bu beni bayağı etkilemişti.Neyse sonra okul bitti dershaneye başladım üniversite için.Açıkcası çalışmamıştım ama sonuçta sınavdan fena olmayan bir puanda almıştım.İş tercihe gelince hâla ders alamamış olacağım ki yine beceremedim.Sağolsun Ösym başkanının gazına gelip doldurmuştum tercihleri fazladan fazladan.Aldığım puana gidebileceğim onca güzel bölüm varken ben fazla uçunca sonuçta uçuk geldi tabi.Açıkta kaldık.Hayda, üçüncü seneye tekrar dershaneye.Allah var fazla olmasada geçen seneye göre iyi çalışmıştım.Ama bu sefer sınavdan geçen seneden o kadar düşük bir puan aldım ki.Dedim artık kendime bir iş bulmanın zamanı geldi.Yapacak başka bir şey yok.Neyse işte yaptım tercihleri biraz umutlu biraz umutsuz.Sonuç geldiğinde o kadar sevindim ki...Felsefe bölümünü kazanmışım.Hem de memleketim olan Kırıkkale'yi.30 tercihte sadece tek bir Kırıkkale vardı ve o gelmişti!Şans.Eh kazanma sevinci bitince hazırlanma faslına geçiverdik.Biraz maddi sıkıntı içinde bir şekilde ulaştım Kırıkkale'ye.Sınıf ortamı güzeldi.40 kişilik sınıfta 6 erkeğiz.Hepsiyle de aram iyi bi sıkıntı yok yani o konuda.Hocalarla da aram fena değil şimdilerde.Aradan 1 ay geçtikten sonra yine üniversitenin sersemliğiyle aklımı başımdan alan bir kız oldu.Dedim Allah'ım bu sefer olsun lütfen!Sonucu tahmin etmek zor olmasa gerek.Olmadı bu da.Nedenini boşverin unutmak istiyorum.He benimle alakalı bir durumda değil.Neyse şimdi önümde daha 3.5 sene var.Bakalım bu zaman içerisinde neler olacak.Ne şanszlıklara rastlayacağım ya da şansım nasıl dönecek, dönecek mi?İşte bu benim hayatımda ki şans faktörünün çalışma şekli.İnsana ne şanslı olduğunu hissettiriyor ne şanssız.Yani terazinin tam ortasındayım.Her an hafif ya da ağır olan tarafa yuvarlanabilirim.Size demem o ki insan şansını kendi belirler.Kendinizi şansız hissettiğiniz zamanlarda o şanssızlık içindeki şansı aramaya çalışın.Eğer bulursanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.Okuduysanız teşekkürler.Okumadıysanızda şans! :)